24 Ağustos 2013 Cumartesi

Makedonya’da Futbol Maçında Mısır’a Tekbirli Destek

Makedonya’nın başkenti Üsküp’ün Shvercerat Shkup futbol takımı taraftarları maç öncesinde tekbir getirerek Rabia işareti yaptı.

Mısır’daki darbe karşıtlarına yönelik girişilen katliam ve zulüm sonrasında sadece Türkiye’den değil, dünyanın dört bir yanındaki Müslüman ülkelerden destek yağıyor.
Son örnek Avrupa’nın ortasında yer alan Makedonya’da yaşandı.
Makedonya’nın başkenti Üsküp’ün Shvercerat Shkup futbol takımı taraftarları maç öncesinde tekbir getirerek Rabia işareti yaptı ve darbe karşıtlarına destek verdi. Taraftarların hep bir ağızdan yaptıkları tekbirli selamdan sonra maça geçildi.


1953 CIA Darbesi !



1953'ta gerçekleşen CIA darbesinin sırasıyla 7 nedeni bulunuyordu. 

 1947'de Filistin'e 2 milyon Yahudi gelmişti. Bunlar ABD ve Avrupa'nın teşvikiyle burayı kendilerine yurt edindiler. 29 Kasım 1947'de BM Genel Kurulu'nda oylama yapıldı.Arap devletleri ve Türkiye olumsuz oy verdi ama ABD ve İngiltere'nin baskısıyla devlet kuruldu. Aslında oylamada kimin ne oy vereceği baştan belliydi, ama Liberya, Haiti, Filipinler ve Etiyopya'nın oyu belli değildi ve sonuç onlara kalmıştı. Bu ülkeler ABD baskısıyla evet verdiler. Bölgenin sahibi Filistinlilere kimse bir şey sormadı ve kendi anayurtlarında ya evsiz, yurtsuz ya da 2. sınıf vatandaş durumuna düştüler. 

 İsrail Devleti'nin kuruluşunun ilanının ertesi günü 15 Mayıs 1948'de Güney'den Mısır, Kuzey'den Suriye ve Lübnan, Doğu'dan Ürdün İsrail'e karşı saldırıya geçti ama savaşı İsrail kazandı ve toprakları 1947'de ilan edilenden de fazla oldu. 

 Mısır, yenilgi sonrası İsrail'i güçsüz bırakmak için Akabe Körfezi'ni tamamen ele geçirmek istiyordu. Ama sefahat düşkünü dejenere Kral Faruk'la bunun olamayacağı belliydi. 

 1952'de Mısır'da iktidarı ele geçiren Cemal Abdülnasır, İsrail ve Batı emperyalizmine karşı Arap dünyasının tek kahramanı ve kurtarıcısı durumuna gelmişti. Nasır, Doğu Bloku'yla yakınlaştı. Özellikle Çekoslovakya'dan silah aldı ve Asuan Barajı'nı yaptı. Nasır, ekonomik ve askeri olarak Mısır'ı çok güçlendiriyordu. Asuan Barajı'nın yapımı için Nasır'ın aradığı krediyi Avrupa ve ABD, İsrail'in güvenliği tehlikeye girer diye vermedi. 

 Nasır, Süveyş Kanalı'nı da devletleştirmek istiyordu nitekim sonra devleştirdi de. İngiltere ve Fransa, 1888 İstanbul Andlaşması'na göre, barışta ve savaşta bütün ülke gemilerine açık olacağına karar verilen Süveyş'i andlaşma hükümlerine uymayarak I. ve II. Dünya Savaşı'nda diğer ülke gemilerine kapatmıştı. Kanal, hemstratejik olarak çok önemliydi hem de büyük bir gelir kapısıydı. Ortadoğu'nun petrol yılları Batı'ya kapanıyordu. Nasır, ancak 1956''da Süveyş'i millileştirebildi ve oradan gelen parayla Asuan Barajı'nı yaptı. 

 1952'den sonra gidişatın İsrail ve kendisi aleyhine olduğunu gören CIA, müttefik ülke arayışında İran'ı seçti ve darbe yaptı. Böylece Müslüman dünyayı böldü, petrol kapısını açtı ve adamı Rıza Pehlevi'yi getirdi. 

 1979'da İran'ı ve öncesinde de Afganistan'ı kaybeden ABD, bu kez 1980'de Türkiye'de darbe yaptırdı. 

60 yıl sonra gelen bu itirafın ardından bir 60 sene sonra bugün kü Mısır darbesinin itirafı gelebilir mi? 

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Rabia işaretinin anlamı nedir? #‎R4BIA‬


Meydanın ismi, Rabiatul Adeviyye adında dindar Müslüman bir kadından esinlenerek konulmuş ve Adeviyye ailenin dördüncü çocuğu olması nedeniyle isminin başına Rabiatul konmuş. Rabiatul Adeviyye hayatı boyunca verdiği özgürlük mücadelesiyle anılıyor. Gösterilerle birlikte bu ismin taşıdığı anlam Mısırlılar arasında yeni bir sembolün doğmasına neden oldu. Tahrir Meydanı'nda bulunanların zafer işareti yaptığı dönemde Rabiatul Adeviyye Meydanı'ndakiler ismin anlamına atıf yapmak ve Tahrir'deki darbe taraftarı göstericilerden ayrışmak için elleriyle dört işareti yapmaya başladılar. İşaret her geçen gün gösterilerin yapıldığı meydanlarda ve Mısır genelinde yaygınlaştı ve bilinen zafer işareti kadar çok kullanılmaya başlandı.
Katliamdan önceki son görüntüler
AA muhabiri Kemal Firik, 13 Ağustos 2013 gecesi bu konuda haber yapmak için Rabiatul Adeviyye Meydanı'na gitti. Konuyla ilgili göstericiler bu işaretin darbe karşıtı olanların yeni sembolü olduğunu, bu işaretin kendilerine özgü konulara vurgu yaptığını ifade ettiler. Göstericiler bu konuda şunları söylediler:
"Bunun Adı "Rabia İşareti"dir. Meydanın adı olan "Rabia" Arapçada "dördüncü, dört" demektir. Bu meydanın adına vurgu yapmak için bu işareti yapıyoruz. İkinci önemli konu Muhammed Mursi, Nasır, Sedat ve Mübarek'ten sonra dördüncü Cumhurbaşkanı oldu. Onu da hatırlamış oluyoruz. Ayrıca Tahrir Meydanı'nda darbeye destek vermek için toplananlar zafer işareti yapıyor. Biz onlarla bir olamayız. Onlardan ayrılmak için bu işareti yaygınlaştırıyoruz."
Meydanda bulunan onbinlerce kişi AA objetiflerine elleriyle "dört" işareti yaparak sloganlar attılar. Gece geç saatlerde Rabiatul Adeviyye Meydanı'ndaki bu görüntülerin çekilmesinden bir kaç saat sonra ordunun sert müdahelesi başladı ve yüzlerce insan öldürüldü. Fotoğraf ve görüntülerde yer alanların akibetleri ise öğrenilemedi.
İslam dünyasının yeni zafer işareti mi olacak?
Batı ülkelerinin Mısır'daki darbeye karşı duyarsız davranması başta demokrasi olmak üzere Batı'ya ait bir çok kavram ve sembolün tartışılmasına neden oldu. "Millet iradesi, demokrasi, insan hakları, basın etiği" gibi batı kaynaklı bir çok kavram yeniden sorgulanmaya başlandı. İki parmakla yapılan ve "zafer işareti" olarak bilinen sembol de tartışmalardan nasibini aldı. Tahrir Meydanı'nda toplanan darbeye ve darbe lideri Sisi'ye destek veren onbinlerce kişi elleriyle "zafer işareti" yapmışlardı. Tahrir'e alternatif olan Rabiatül Adeviyye Meydanı'nda zafer işareti yerine "Rabia İşareti" doğdu. Bu işaretin İslam dünyasında yeni zafer işareti olacağı ifade ediliyor.
Kaynak: AA



Ellerimle taş attım zalimin askerine,yıkılmadı namussuz!

Onlar ellerine aldıkları silahlarla ateş saçıp insan öldürürken sadece taş atarak durduramayacaktık bu ateşi.
Ellerimizi taş atmaktan daha fazla kullanmalıydık.

Yazdık! 

Yazdık ama okutamadık zalimin zulmune şaşı bakan gözlere...

Yazmaktan daha tesirli şeyler yapmalıydık bu ellerle.

El ele verip DÖRT yaptık,Okumayan bütün dünya görsün diye...

''Mazlumun öç alma günü, zalimin zulmettiği günden daha korkunçtur.'' Hz. Ali (ra) 

Sizden ricam profil resminizi ‪#‎R4BIA‬ yapmanızdır.Bu 4deviyye meyd4nınd4 ki K4rdeşlerimizin İş4retidir!




Bu organizasyona destek veren herkesten ve WUAttack ekibinden görsel olarak katkı sağladığı bu hareketten dolayı Allah razı olsun.


Twitter 

Facebook ‪#‎R4BIA

6 Ağustos 2013 Salı

Dünyada En Hızlı Nüfus Artışı Müslümanlarda

Gordon and Conwell İlahiyat Fakültesi'nin "'Küresel Bağlamda Hristiyanlık, 1970-2020'' başlıklı araştırmasına göre, Avrupa'da 1970'ten günümüze Müslüman nüfusunda artış yaşandı.
Dünya üzerinde 21 farklı bölgede Hristiyanlıkla ilgili 1970 yılından bugüne yaşanan ve 2020 yılına kadar yaşanması beklenen değişimlerin yer aldığı araştırmanın sonuçları, haziran ayında kamuoyuyla paylaşıldı. Yaklaşık 100 sayfalık araştırmada, özellikle 1970 yılından bu yana çok sayıda savaşın yaşandığı, sürekli olarak göç alan Avrupa'ya ayrıca hassasiyet gösterildi.
Araştırmada, 1970'ten bu yana dini yaşam anlamında önemli değişimlerin yaşandığı vurgulanırken, araştırma, 2010 yılındaki dindar (ateist olmayan) kişi sayısının, 1970 yılından bu yana yüzde 6 oranında arttığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, 1970 yılında, araştırmaya dahil olan kişilerin yüzde 82'si kendini bir dinin mensubu olarak tanımlarken, bu oran 2010'da yüzde 88'e yükseldi. Araştırmada, bir dine mensup kişi oranının, 2020 yılında yüzde 90'a yükselmesi beklentisi yer aldı.
İSLAM VE HRİSTİYANLIĞIN DOMİNANTLIĞI SÜRECEK
Araştırmada, dünyada demografik açıdan en baskın dinler olan İslam ve Hristiyanlık, dünya nüfusunun yüzde 48,8'ini oluşturuyor, her iki din gelecekte de baskın olmaya devam edeceği belirtiliyor. Geçmiş dönemlerde, Müslümanlarda gözlenen hızlı nüfus artışının önümüzdeki dönemde de devam edeceği kaydedildi. Hristiyan nüfusunun Avrupa'da büyük bir değişiklik yaşamadığı, Afrika'da ise artmasına dikkat çekildi.
AVRUPA'DA MÜSLÜMAN NÜFUSU ARTIYOR
Araştırmada, Avrupa'da, 1970 yılında 655 milyon Hristiyanın yaşadığı, bunların Avrupa nüfusunun yüzde 75'ini oluşturduğu, bu oranın 1910 yılında ise yüzde 94,5 olduğu ifade edildi.
Avrupa'da 2010 yılında, nüfusun yüzde 78,6'sı Hristiyanken, bu oranın 2020 yılında yüzde 78'e gerilemesi beklentisine yer veliren araştırmaya göre, kıtada yaşayan Müslüman nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 2,7'sini oluştururken, 2020'de bu oranın yüzde 5,9'a yükselmesi bekleniyor. Buna neden olarak, göç ve diğer dinlerin mensuplarına oranla Müslümanların sahip olduğu daha yüksek doğum oranı gösteriliyor.
MÜSLÜMAN NÜFUS HER GEÇEN GÜN DAHA DA ARTIYOR
Hristiyan nüfusun 2020 yılında yaklaşık 2 milyar 550 milyon ve dünya nüfusuna oranının yüzde 33,3 olacağı sonucuna ulaşılan araştırmaya göre, Müslüman nüfusu ise 1 milyar 827 milyonla yüzde 23,9'a yükselecek.